6 Ocak 2011 Perşembe

Zorlukları karşılamanın iki yolu vardır; ya zorlukları değiştirirsiniz, ya da zorlukları çözmek için kendinizi... Phyllis Bottome


Üçüncü yolu da; her şeyi akışına bırakır yaşamaya devam edersiniz... Bir an'da zorlukların yok olduğunu görünce de şaşkınlıktan küçük dilinizi yutar, çok konuşmaz olursunuz... Herkes sizi deli sanmaya başlar (ahanda bir zorluk daha), bu sefer anlatmaya çalışırsınız, anlaşılmadıkça, debelenir durursunuz sonra bir an'da yine aklınıza gelir; herkesin kendince bir dünyası olduğunu görür, dünyalarındaki düşüncelere saygı duyar, yolunuza devam edersiniz, herkes sizi olduğunuz gibi kabul eder (a aaaa akışında yine zorluk çözüldü mü ne?)
Kısaca hocam, bence ne zorluklar değişir ne de kişilikler. Sadece zamanın akışında, hayatın farkındalığında zorlukları özgür bırakıp, soluklanarak yaşayıp gideriz. İçine umut katılmış sınırsız bir AŞK ile...



06.01.2011 Perşembe

ihtiyaç duyulma isteği, vazgeçilmez olmak, bağımlılık egonun vazgeçilmezleri... hiç kimse senin egonu sana bağlanarak ve seni kendine bağımlı kılarak yok edemez. aksine bu durum her iki tarafında egosunu şişirmekten öteye geçmez. bu alışkanlığa dönüşür bir süre sonra ve siz şehvetin alışkanlığında sadece aşk yaşadığınızı sanırsınız... Oysa Öz'den AŞK'ta ego yoktur. aksine tüm gururunuzu, ihtirasları, şehveti, bağımlılığı, vazgeçilmez olma ve ihtiyaç duyulma isteklerini bertaraf eder, yıkar... "SEN" diye bir şey kalmaz ortada. Tümceler "BEN"i bilmez. "BİZ"le başlayan serüven, "SEN"im e ulaşır... AŞK her şeyde ve her yerdedir... Kainatın zerresinde hiç'likle yol alırken, sev-g-inin hücrelerinde "VAR"lıkla yıkanmaktır...

Nihal Küçükdönmez
05.01.2011 Çarşamba