Karanlık, ıssız bir ormanda yol alıyor kadın. Geçmişle, düşsel geleceği arasında sıkışık. An’ı her an kaçıran!
Düşünüyor; kaç insan girmiş hayatına, kimleri arkadaş bilmiş, kimleri dost? Sevmiş, hep paylaşmış. Aşkı yaşamış karşılıksız. Zamanla aşkın halleri olduğunu öğrenmiş. Kendi payına düşen yalnızlığıymış.
Kocaman, çorak bir tarlada kır çiçekleri ve minik bir papatya yetiştirmek istemiş dost bildikleriyle. Çorak tarlanın gün gelip yemyeşil bir ormana dönüşeceğini umarak. Sınırsız, masmavi düşler okyanusunda beklentisiz kulaç atmış. Şimdi soluksuz dönüp baktığında ardına -yüreğindeki çocukla-, …
Yine de yaşamın akışında kadın. Soluksuzca kulaç atmakta bilinmezine. Akışı değiştiremez, biliyor! Suyun sürüklediği yönde, karanlık, ıssız ormanında, hazan rüzgârlarıyla savrulmuş kır çiçekleri ve kurumuş minik papatyanın ardından, çorak yağmurlarıyla yol alıyor.
Islanan yok, paramparça coğrafyalarında. Yalnızca bir damla yaş-lı- çocuğun bakışlarında…
Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
27.02.2006
Pazartesi / 21.40
0 yorum:
Yorum Gönder