Hayatında yaşadığı tek bir an için pişmanlık duymayan, ama yaşadığı için küçümsendikçe ‘yürekten gelen buydu’ diyebilen, sözlerinin arkasından öte, yanında duran; döngüsel arayışı insan'dan öte ‘ruh’ olan bitmez bir yolculukta yanar bu deli yüreğim... Yine de yoluma düşünce birileri, tüm içtenliğimle selam verince; selamımı alıp, iki kelamımı kendi dünyalarında kirletebiliyorlar düşüncesizce…
Yoktur kimseye kinim ama taş değil yüreğim kırgınlığım çoktur. En çok kıranlaradır borcum, bugünlerime onlarla vardım. Bencilliği hazmedemese de yürek, en çok bencilliklerimde kendimi yuğdum. Kimseden yoktur beklentim, dünya da oluş sebebimi bilirim; birisini gülümsetebilmektir görevim. Her şeyin bir sebebi ve sonucu vardır iyi bilirim yine de geçsem de dünyanın uyku halinden, uyanamayışın yalnızlığında sözcüklerin kılıcıyla 'KEŞKE' ile kesilir dilim..."
sessiz bir coşkunlukta yağar yüreğim ''mademki görüyorsun cehennemin bu dünya da olduğunu farketmelisin uyanıklığında cennetin bahçelerini. Şarap bilene güzeldir. İçmeden her dem sarhoş değil mi ki bu gönüller, mekânda, şarap da, sözcükler de bahane sessiz bir muhabbet birliğinde öz gerçekliği arar ve hiçbir zaman bitmez kendindeki öğrenilecek cevher...''
Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
Mart - 2010
0 yorum:
Yorum Gönder