ÇOBANYILDIZI

9 Aralık 2010 Perşembe

         Belirsizlik zehirli bir sarmaşık misali sarmalamış bedenimi. Düşünceler düşlere aldanmakta. Beynim gerçeğin çıkmazıyla, düşün aldatıcı mutluluğu arasında sıkışıp kalmış. Ayaklarım bir umutla nereye sürüklese bedenimi -beni- hep bir düşüş sonunda.

         Hep bir çaba, yıllar öncesinden belirlenmiş amaç doğrultusunda. İdealler, hedefler, istekler…

         Şimdi güz mevsiminin soğuğunda, hazan yağmurlarıyla başbaşayım. Güçsüz, küçücük, sararmış bir yaprak daha tutunamadı dalına. Sert rüzgârların peşi sıra sürüklendi dar kaldırımlı sokaklara.

         Gecenin tam bu noktasında, karanlığı yırtan ışıltıyı seyre dalıyorum. İşte “umut” demek istiyorum., yüreğimi sarmalayan kocaman umutsuzluğa inat. Yaşam diyorum yaşam işte tam orda. Sıcacık bir esinti okşuyor tenimi. Oysa korkunç soğuk sokaklar. Ve sokaklarda yaşama tutunma çabasıyla ciğerlerine bir nefes tiner daha çeken çocukları görüyorum. Tinerden çekilen her derin soluk, biraz daha anne, biraz daha mutlu bir yuva, biraz daha baba, biraz daha sıcak bir soba oluveriyor. Isınıyor küçücük bedenleri. Yüreğim biraz daha üşüyor. Sonra birden tenimi okşayan o sıcak esintiyi hissediyorum yeniden.

         Gökyüzünü seyre dalıyorum. Karanlığın ortasında asılı kalmış küçük umutları… Ama bir tanesi var ki, karanlığı sanki ortadan ikiye ayırıyor. Geceyi yırtıyor. Öylesine bir umut, mutluluk, sevgi saçıyor ki. Yaşamların kindar bakışları arasında, insanların bakışlarına, yüreklerine sevgiyi, sevi’yi, sevdayı saçıyor. İşte “Çobanyıldızı”nın öyküsü böyle başlıyor…

Nihal KÜÇÜKDÖNMEZ
08.11.2001
Perşembe 23.55

0 yorum: