Metin Demirhan - Çağtay Şirin - Ayhan ve tüm uyananların anısına...

19 Aralık 2010 Pazar


       Ne garip bunca yaşanmışlığa karşın hala ölümler etkiliyor beni. Özellikle genç yaşta hayatını kaybedenler... Ay-han'da saklı şimdi!

     Hayattan ders çıkarmayı bilmeyenlerdenim galiba. Duygularım birbirine girdi. Hissettiğim acı mı, hüzün mü, özlem mi, onlar adına mutluluk mu bilemiyorum. Bir ayda iki ölüm haberi. Kasım Yağmurları küresel ısınmaya aldırmadan darmadağın etti beyin hücrelerimi. Oysa Ağustos'un yapış yapış sıcağında donmuştu ilk yüreğim. 8'de durdu zaman, hayat akıp gitti. Her şey anlamını yitirdi. Özlem yüklemli tümcelerle kurulu tırtıl kozalarında, gündelik soluk tüketti gece kelebeğini. Ne zaman bir kelebek görsem akşamında öleceğini bilmenin hüznünü taşırım benliğimde. Bunca ölümlere karşın alışamadım ölüme işte...

     Müziğimde rengini yitirdi. ''Ayışığı'' sonatında sözcüklerin anlamsız çırpınışları, notaları parçalıyor. Piyanonun mistik vuruşlarında, sorguluyorum hayatı. Acaba daha kaç ölüm haberi alacağım. Yaşantımdan kaç kişi ansızın, haber vermeksizin, gidiyorum hoşçakal demeden yok olup gidecek? Yok mu olacak gerçekten yoksa bizler uykudayken onlar uyanışın özgürlüğünde, sonsuzluğa mı yelken açmaktalar şu an?
Bizler uykumuzun derinliğinde kâbuslar görürken, anıların çıkmaz sokağında saklı kalır, ölülerimi-zi-n mühürlü mabedi. Onlar ki uyanışın doruğunda, biliyorum bitecek bu rüya. Hüzün kokulu özlemlerle açsa da papatya, tuhaf bir huzurla uykumuzda rahatlatır ruhumuzu. Yüreğimdeki minicik papatyam ölülerimi sımsıcak sarmalar, yüreğim buz gibi...

       Donmuş bir labirentin perspektifinden kobay faresi gibi izlerken hayatı, küf kokulu peynirin buruk tadı kalır damağımda. Sahnenin döngüsel oyununda, perde kapanıncaya kadar inadına akmaktayım yaşama... Sonrası mı? İster alkış kopsun, ister ışıklar sönsün. Sessizliğin huzurunda uyanacak minik papatya...

Nihal Küçükdönmez
02.12.2007 Pazar
01.30

0 yorum: